Ubıhya

Kaynaklarda Ubıh halkı ve Ubihya’dan ayrıntılı olarak ilk söz eden Evliya Çelebi’dir. Evliya Çelebi, bugün Soçi olarak adlandırılan sahil bölgesi halkına “Soçeler” der; onların bitişik komşusu, soydaşı olarak Ubıhlardan ve memleketlerinden “Sadse” diye söz eder. Evliya Çelebi’nin tanımladığı “Sadse”, Abhazca’daki ”Sadze”den başka bir şey degildir. “Sadze” ise, Ubıhlar’ın Abhazca’daki eski adıdır. Abhazlar günümüzde Sadze ismini Ubıhlar’la yan yana yaşamış olan Ciget Abhazlar’ı için kullanır.

Tatlok, Ubıhlar’ın Karadeniz’e dökülen Khosta ve Soçi nehirleri arasında yaşadığını, doğu sınırlarından Ciget ve Ahçıpsı Abhazları ile komşu olduklarını, ayrıca Gagra ile Soçi arasında diğer Abhaz boyları ile de yakın ilişkileri olduğunu söyler. 19. yüzyılda Ubıh halkının batısında Psade nehrine kadar olan bölgede Şapsığlar yaşamaktaydı.

Evliya Çelebi, Seyahatnamesinin 2. cildinde “Abhazistan (Ahbazia) dan söz ederken; “Bugünkü Adler’in (o zaman Arıdlar) kuzeyinde dağlar içinde Sadse vilayeti vardır. Seydi Ahmet Paşa’nın ülkesidir. Kuzey tarafından Çerkeslerle alıp verdikleri hesabıyla Çerkesce ve Abazacayı fasih bilirler. Yedi bin seci bahadırlar. Bunların şerrinden Çerkesler ve Abhazalar çekinirler. Arıd kavmi bunlara aman verdiklerinden Arıdlar iskelesine esir ve balmumu getirerek ticaret ederler” diye bahseder.

Ubıhlar, Rus istilası başladığında, Karadeniz’in kuzeydoğu kıyısında, Shakhe ve Khosta nehirleri ile Kafkasya’nın ana sırtı arasında yaşıyorlardı. Ubıhya’nın sınırları olarak Şahe ve Soçi nehirlerini alan A. Dirr, 1864 yılında Türkiye’ye göç eden Ubıhların tarifinden Ubıhya’nın büyüklüğünün “kıyı boyunca arabayla yaklaşık 30 saat kadar” olduğunu belirtiyor.

Ubihya, kuzeybatısından, Çerkes kabilesi olan Nathuadzh’ler (Natukhais) ve Şapsugların komşusudur. Kuzeyde, Ana sırtın ötesinde başka bir Çerkes kabilesi: Abdzakhlar (Abdzekhler) yaşıyordu. Şapsuglar, Nathuadzhi ve Abdzakhlar, Ubıhları akraba kökene sahip bir halk olarak görüyorlardı. Güneydoğuda Asadzua (Sadzen, Dzhikets, Dzhigets) genel adı altında bilinen çeşitli Batı Abhaz toplumları yaşıyordu. Mzymty, nehrinin üst kesimlerinde Akh-chipsou (veya akhchipshu) olarak da bilinen Mdazhvyue veya Medoveevtsy’deler yaşıyordu. Psou, Aibga’nın toplumuydu; nehrin üst kısımlarında Kudepsta – Tsvidzha veya Bagh toplumu; nehrin daha üst kısımlarında Ha-shipse – Khishkha’nın küçük topluluğu yaşıyordu. Ubıhya’dan nehre kadar Asadzua sahili olarak biliniyordu. Mzymty, nehrinin ağzında Aredba (Ardon, Artlar – bugün Adler) kabilesi yaşıyordu.

Ubıh ülkesinde dağlar denizin tam kıyısında başlar, denizden uzaklaştıkça büyür ve bazı zirveleri sonsuz kar hattının ötesine geçen Ana Kafkasya Sıradağları ile Abdzakhia sınırında sona erer. Bu zirveler arasında en ünlüleri şunlardır: En büyük Ubıh nehirlerini doğuran Chura – Shakhe ve Sochi ve nehrin kollarının aktığı Fisht. Fisht Dağı’nın güneydoğusunda, ana geçitten bu yana önemli bir rol oynayan Belorechensky Geçidi bulunmaktadır.

Çok sayıda nehir dağlardan denize akmaktadır. Bu nehirlerin başlıcaları; Shakhe (yaklaşık 30 km uzunluğunda) Bzyg, Kichmay (Psiy koluyla birlikte) ve Bzych (veya 19. yüzyılın ortalarında bazı yazarların Vıb’ı) kolları ile birlikte. Shakhe Nehri genellikle komşu küçük nehir Subeshkh ile karışır (Subeshkh, Kodezh Nehri’dir). Shahe Nehri’nin güneydoğusunda, 18 km’lik bir mesafede, ikincil dağlardan küçük nehirler denize akar. Bu nehirler şunlardır: Khozhiebz, Bitha, Aşağı ve Yukarı iki Dagomy, Psakhe. Bunlardan yalnızca her iki Dagomy de boyutlarıyla öne çıkar. Güneydoğuda, Psakhe’nin arkasında, Ubıhya’nın ikinci büyük nehri denize akıyor – Soçi veya Sasha, kolları ile birlikte: Uashkha, Azhek, Agua (sağda) ve Ats (solda). Soçi, Alek sırtından ve vadilerinden denize akar: Bzugu, Matsesta veya Mitsa nehirleri (Tsanik koluyla birlikte), Agura ve son olarak Khosta. Kudepsta aslında 19. yüzyılda olduğu gibi Ubıhya’yı da sonlandırır.

Ilıman iklimde çok miktarda yağış olması, bu bölgede yemyeşil bitki örtüsünün gelişmesini kolaylaştırır. Dağlar tamamen ormanlarla kaplı olup aralarında şimşir gibi değerli türler de bulunmaktadır.

Bitki örtüsünün zenginliği faunanın zenginliğine tekabül etmektedir: yaban öküzü, dağ keçisi, ayı, kurt, yaban domuzu, çakal, sansar, porsuk, yaban kedisi, tilki, su samuru vb. Soçi bölgesinde hala bulunmaktadır. Berrak dağ nehirlerinde çok sayıda alabalık vardır.

1864 öncesi Ubıhya’daki Ubıhların sayısı hakkında ancak yaklaşık olarak konuşabiliriz. Batı Kafkasya topraklarında gizli bir ajan olarak seyahat eden (ancak Ubıhya’yı ziyaret etmeyen) Teğmen Novitsky, Çerkeslere göre Ubıh nüfusu hakkında; 1200 hane ve insan sayısının 9.600 kişi olduğunu tahminde bulunuyor. 19. yüzyılın ortalarına kadar Ubıhların toplam sayısı yaklaşık 25.000 kişi olarak tahmin edilebilir.

Ubıhya, tek bir siyasi bütünü temsil etmiyordu; her biri diğerlerinden bağımsız olan birçok topluluktan oluşuyordu. 19. Yüzyılın ortalarına kadar Ubihya, bir kısmı asilzade bir kısmı da seçilmiş kişilerce yönetilen bağımsız köy topluluklarının bir bütünü görünümündeydi. Ubıhya bir bütünün üç bölümü olarak Vordane, Saşe ve Vubıkh’a bölünebilir fakat toplumsal yapı açısından böyle bir bölünme söz konusu değildir.

Vordane grubu altında, dört bağımsız kıyı topluluğu bilinmekteydi. Subeşkh, Khize, Vordana ve Psakhe.

Subeshkh toplumu, deniz kıyısında, nehrin ağzının kuzeybatısına bir saatlik sürüş mesafesinde uzanan bir alanı işgal ediyordu. 150 ila 200 hanenin bulunduğu ana Subeshkh köyü nehrin üzerinde bulunuyordu. 1840’lı yıllarda toplum üzerindeki kıdem Atkevya ailesine aitti. Köy, Shimetykuadzh ve Khize’ye bir sahil yolu ve nehir üzerindeki yolla bağlanıyordu.

Hize Topluluğu, Abhazca’da “Pshogia” adıyla anılan Dukhovsky – Khobzi, Osakai nehirlerinin boğazlarında yaşıyordu (L. Lyulye’ye göre, bu Shakhe ve Khozhiebs arasında küçük bir nehir), Hize toplumunun toprakları deniz kıyısı boyunca dar bir şerit halinde uzanıyordu. Nehrin ağzında Buu’nun sağ kıyısında 200 kadar evin bulunduğu toplumun ana köyü Khize bulunuyordu. 1840’larda bölgeyi gezen bir yazar şöyle diyor: “Khiza’da prens veya soylu ailelerin olmaması dikkat çekicidir: toplum, köylülere sahip olan özgür halktan oluşur; Ancak burada Dizaa soyadına çok saygı duyulur”. L. Lhuillier, Khize’yi Subeshkh (Subeshih) gibi bir Nathuaj toplumu olarak sınıflandırır ve F.F. Tornau’ya göre Khiza, Shimetykuadzh ve Zyush’ta nüfus karışıktı, Ubıh-Şapsug.

Vordan topluluğu, Khize topluluğu sınırından Degomis ve Psakhe nehirleri arasındaki havzaya kadar olan alanda yaşardı. Bu toplum en kalabalık olanıydı ve Ubıhya’nın organik merkeziydi. Toplum deniz kıyısında çok sayıda yerleşim birimine bölünmüştü. Bu topluluğun başlıca yerleşim bölgeleri, Barakaevskoe (Dzepş), Loo (veya Loupe) köyü Dagonis ırmağı boyunca 18 km. uzanıyordu ve 150 200 haneye sahipti. Nije, Lagutey ve Degomis (800 hanelik Fagua ve Dzepşa) köyleri ırmak uzerinde sıralanıyordu.

Vordan topluluğun güneydoğusunda Psakhe (Çızımuga, Mamay) topluluğu yaşıyordu, Psakhe nehri havzasında 500 haneden oluşuyorlardı. Buradaki yerleşim yerlerinden en önemlileri Çızımuga Ahmet ve Çızımuga Misousta köyleriydi. Yerleşim yerlerinin isimleri Çızımugua’ların ileri gelenleriyle ilişkilidir.

Bu topluluğun güney doğusunda da Şase ortak ismiyle bilinen iki topluluk bulunuyordu. Bunlar Şase (Sotsva) ve Khosta topluluklarıydı. Şase bölgesi, Soçi ırmağından Agura çayına kadar uzanıyordu. Abloga’ların köyü bölgenin merkezi sayılıyordu ve Abloga Ahmet bu köyde oturuyordu.

Alek dağından gelen küçük kollar üzerindeyse Berzeg ailesinin yerleşim yerleri bulunmaktaydı. Hacı Degumoko Berzeg , Hacı Grandüko Berzeg ve Canbulat Berzeg’in köyleri bu bölgedeydi. Soçi nehrinin Agua çayı ile buluştuğu yerde uzun yıllar Ubıhlara liderlik yapmış olan Hacı Degumuko Berzeg’in köyü Mutıkhuasa bulunuyordu. Nehirden 5 km uzakta Matsesta çayının yukarı kısmında Arkhshna-ahu köyü bulunmaktaydı, “etrafını saran meyve bahçelerinin arasına gömülmüş” büyük bir köydü.

Dişan (Deçen) ailesinin köyü Bzıç çayının ağzına yakın bir bölgedeydi. Şakhe ırmağının yukarısında ormanlarla kaplı bölgede haneleri geniş bir alana yayılmış Hacı Babuka Berzeg’in köyü Babuk bulunmaktaydı.

En güneyde ise Kamısh ailesinin lideri olduğu Khosta topluluğu yer alıyordu. Khosta ve Kuorta çayları arasında biri diğerinden daha büyük iki köyün varlığı bilinmektedir. Ayrıca bölgege Zengi adında bir başka köy daha bulunmaktadır.

Yukarı Vubıkh halkı Ubıhlar arasında en kendine özgü halktı, kıyıda yaşayan ve Adigece/Abaza konuşan çoğu çift dilli Ubıhlardan farklı olarak bu bölgede yaşayanlar arasında yoğun olarak Ubıh dili günlük yaşamda muhafaza ediliyordu. Bu bölgedeki köylerinin çoğunun ismi maalesef bilinmemektedir.

YERLEŞİM VE KONUT YAPISI

Gezginlerin tanımıyla, “Ubıh yerleşimleri eşsiz bir tablo çiziyordu“. Bizim anladığımız anlamda köyler yoktu. Nehir vadileri boyunca, bitişik bahçeler ve tarlalarla birlikte bireysel avlular oraya buraya dağılmıştı. Ubıh dilinde “yerleşim” anlamına gelen kelimenin (kuesh) “hane” anlamını korur. J. Klaproth, “Ubıhların köylerde yaşamadıklarını, ormanda 3-4 eve dağılmış olduklarını” belirtmiştir.

1863-1864’te Ubıhya’yı bizzat ziyaret eden A. Fonville şunları söylüyor: “Bu ülkede sadece bir şehirle değil, bir köy veya mezrayla bile karşılaşmadık; Köyler birbirinden çeşitli mesafelerde dağlara dağılmış durumda. Bir vadide yer alan tüm köyler, topluluklar oluşturuyordu ve vadi adlarıyla adlandırılıyordu”.

Aynı yazarın İsmail Beg Dzepsha’ın köyüyle ilgili başka bir açıklaması, sülale topluluğu tipinde bir yerleşimden açıkça bahsediyor. A.Fonville şöyle yazıyor: “Evler aşılmaz uzun çitlerle kapatılmış bir kapalı alanın içinde herhangi bir simetri olmadan yerleştirilmiş bir düzine alçak evden oluşuyordu. Bu uzun çitin arkasında ön bahçeleri kendi aralarında küçük çitlerle bölünmüş bölmelere ayrılıyordu ki, bir bölmeden diğerine geçmek için bu özel tür barikatları aşmak gerekiyordu. Her köyde, dış çitin kapısında bir konuk evi yer alıyordu. Bu köyün avluları arasındaki iç bölmeler bir dereceye kadar mülkiyet ayrılığını gösteriyorsa, o zaman özellikle ortak çit bu durumda bir aile köyünün varlığına işaret ediyor gibi görünüyor.”

Ubıh evleri ile ilgili fazla kaynak yoktur, evlerin kuru ağaç dallarından örülerek yapıldığı kille kaplandığı bilinmektedir. Evin içi iki bölüme ayrılmaktadır, bir kısımda aile halkı yaşarken diğerinde atlar bağlanırdı. A.Fonville misafir olduğu İsmail Beg Dzepsha’ın evini şöyle tarif ediyor; “Toprak zemin, kil duvarlar, içinden gökyüzündeki yıldızların sayılabileceği delikli kalaslarla kaplı bir çatı”.

Orekhov, Ubıh-pykhoa’da 1864 yıkımından kurtulan bir yapıdan kısaca bahsediyor; “Biri geniş 2 odadan oluşuyordu, duvarlar boyunca raflar ve bir şömine vardı, hane halkının oturma odası veya bir beyin misafir odasıydı, diğer oda daha küçüktü, bir sedir ve tavandan aşağı sıralı raflar vardı, sanki bir yatak odası amacını taşıyormuş gibi görünüyordu. Rafların altında,tamamen yeni, boyalı, demirle bağlanmış ve bakır çivilerle kaplı birkaç sandık vardı… Bizimkinin ve diğer kulübelerin çoğunun çatısı, yere kadar uzanan kalaslarla kaplıydı, böylece evin kenarlarında yağmurdan kapalı bir geçit oluşyordu. Pencerelerin yerine panjurlarla kapatılmış dikdörtgen açıklıklar vardı. Konutun duvarları kille kaplanmış hasırdır”. Orekhov, nehrin üst kesimlerindeki bazı köylerde çatıların ana malzemesi olarak eğreltiotundan söz ediyor.

Özel alanların, avluların, konutların ve müştemilatların türleri hakkında sunduğumuz tüm veriler, Ubıhların Kuzey Kafkasya halkarıyla benzer bir yerleşim ve yapı türüne sahip olduklarını gösteriyor. Avluların dağınık doğası tüm sahilin karakteristik özelliğiydi. Şapsugia ve Abhazya’da çitli yerleşim hala yaygındır, tek katlı ve iki katlı evler, tahta veya kiremit çatılı, kil zeminli, evin önünde gölgelikli, şömineli evleri – tüm bunlar aynı zamanda Şapsuga ve Abhazya için de- tipiktir.