Şehitler Babası Tuga Fuat Paşa

Şehitler Babası Müşir Tuga Fuat Paşa, Sultan Abdülaziz, Sultan Abdülhamid, Meşrutiyet ve Cumhuriyet devirlerinin dördüne de şahit olmuş, askeri, siyasi ve ekonomik teşebbüsleri ile yaşadığı döneme damgasını vurmuş, cesareti ve sözünü saklamadan söylemesiyle “Deli” ünvanını almıış, büyük bir devlet adamıdır.

Müşir Fuat Paşa, İncirköylü Refet Hasan Paşa’nın oğludur. Müşir Fuad Paşa’nın soyu, Ubıh, Toga kabilesi beyi İslam Bey’e dayanmaktadır. Şovalye Taıtbout De Marıgny’nin Çerkesya Seyahatnamesi’nde Toga köyü bölgenin en büyük köylerinden biri olarak anlatılmaktadır. Fuad Paşa’nın babası, İslam Bey’in altı çocuğunun en küçüğü Müşir Hasan Refet Paşa’dır. Babası İstanbul’da Boğaziçi’ndeki İncirköy’ünde ikamet ettiğinden dolayı “İncirköylü Hasan Refet Paşa” olarak tanınmıştır.

1835 senesinde İstanbul’da dünyaya gelen Fuat Paşa, 1839’da babası Hasan Refet Paşa’nın Sudan’a Vali olarak atanmasıyla Mısır’a giderek öğrenimini buradaki Abbasiye Askeri Mektebi’nde tamamladı ve Süvari Zabiti çıkarak Mısır ordusu içerisinde görev aldı.

Deli Fuat Paşa (Tuga) 1835-1931
Şehitler Babası Müşir Tuga "Deli" Fuat Paşa

1869’da babasıyla beraber İstanbul’a dönen Fuad Efendi de miralay rütbesindeydi. 1872’de aşiret ayaklanmalarını bastırmak üzere mirliva rütbesiyle Kerkük’e kumandan tayin edildi. Aynı sene Yanya Tümen Kumandanlığı’na, 1874’te ise İşkodra Kumandanlığı’na atandı. 1876’da Ahmed Muhtar Paşa’nın maiyetinde Karadağ Savaşları’na katıldı. Bu savaşta gösterdiği yararlılıklar ve kahramanlıklar üzerine rütbesi ferik mertebesine yükseltildiği gibi, savaş sırasında gösterdiği “üstün cesaret ve feragat”ten dolayı da o tarihten sonra “Deli” lakabıyla anılmaya başlandı ve tarihe Deli Fuat Paşa olarak geçti.

Gösterdiği tüm bu faydalar ve kahramanlıklar neticesinde de 1878’de kendisine en yüksek askeri rütbe olan müşir unvanı verilerek Umum Kumandanlık Vekâleti’ne tayin edildi. Aynı zamanda “hünkâr yaveri” tayin edilerek barışın sağlanmasının ardından düşmanın Rumeli’de işgal ettiği yerlerin geri alınmasına memur edildi.

Müşir Fuat Paşa, Sultan Abdülhamid devrinin en önde gelen ve en büyük iltifatlara ve ihsanlara mazhar olan isimlerinden bir tanesi oldu. Resmi törenlerde padişahın tahtının yanında durarak saçağı tutmak vazifesi de paşaya verildi. Askeri kabiliyetlerinin yanı sıra siyaset sahnesinde de adından söz ettirdi. Temsil yeteneğinin kuvvetli oluşu sebebiyle Sultan II. Abdülhamid’in sağ kolu haline gelmiştir. Bu sebeple Sultan, sıcak ilişki kurmak istediği devletlere Fuad Paşa’yı iyi niyet elçisi olarak göndermiştir.

Aldığı tüm görevleri hakkıyla yerine getiren Paşa’nın Sultan II. Abdülhamid’in nezdindeki konumunu çekemeyenler de olmuştur. Hafiye Teşkilatı’nın başında bulunan Fehim Paşa da bunlardan biridir. Fuad Paşa aleyhinde düzenlediği jurnallerle Paşa’nın öfkesini üstüne çekmiş ve bunun sonucunda iki tarafın adamları arasında çatışma ve gerginlik yaşanmıştır. Bu çatışmalar sonucu göz altına alınan şahısların sorgulamalarında yaptıkları itiraflar, Fuad Paşa’nın hayat seyrini tamamen değiştirmiştir.

Mahkeme kurulmuş ve hükümler verilmiştir. Buna göre bu suçun cezası müebbet hapis ve sürgündür. Nihayetinde İzzettin Vapuru’na bindirilen Fuat Paşa, Faik Paşa’nın nezaretinde 22 Şubat 1902 günü Şam’a ulaştırılarak burada kapatıldığı konakta altı seneden fazla bir süre 1908’deki Meşrutiyet’in ilanına kadar hapis hayatı yaşadı. Hapis tutulduğu konağın etrafı, dışarıyla temasın tamamıyla kesilmesi adına büyük duvarlarla çevrilmişti. 1908’de Meşrutiyet ilan edilince bu duvarlar “Yaşasın Hürriyet” diye bağrışan halkın sevinç gösterileri arasında yıkıldı.

İstanbul’a döndükten sonra Fuat Paşa’ya bir iade-i itibar yapıldı, Sultan Abdülhamid, Eylül 1908’de paşanın tüm rütbe ve nişanlarını iade ettiğini ilan etti. Bunun üzerine hemen Daire-i Askeriye’ye emir gönderilerek paşanın tüm nişanlarının ve altın kılıcının iadesi emredildi. Sultan Abdülhamid, ayrıca bir lütufta bulunarak eğer kaybolmuşsa kendisi Fuat Paşa’ya bizzat bir altın kılıç hediye etmek istediğini bildirdi.

Fuat Paşa, Kasım 1909’da Sultan Mehmed Reşat tarafından Ayan Azası, yani Senatör tayin edildi. İttihatçılara karşı bir isim olarak bilinen Fuat Paşa, bir müddet Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nın başkanlığını da üstlendi.

Fuat Paşa, II. Meşrutiyet döneminde de son derece aktif bir rol oynadı, özellikle Balkan Savaşları sırasında yetmiş yedi yaşını geçmiş olmasına rağmen sürekli kendisine de askeri vazifeler verilmesini talep ediyordu. O sırada Bulgar ordusu, Osmanlıları mağlup etmişti ve Osmanlı ordusu geri çekilmeye başlamıştı. Bunun üzerine Çatalca’da yeni bir müdafaa hattı tesis edilmesi kararlaştırılarak Şehzade Yusuf İzzettin Efendi ile Gazi Ahmed Muhtar Paşa başkanlığında bir heyetin Çatalca’ya gitmesi kararlaştırıldı. Fakat Gazi Ahmed Muhtar Paşa, hastalığını öne sürerek gidemeyeceğini söyleyince bu görevi Fuat Paşa hemen kabul etti ve Şehzade Yusuf İzzetin Efendi ile beraber 11 Kasım 1912 günü Çatalca’ya gitti.

O sırada birçok kimsenin yaşadığı acıyı Fuat Paşa da yaşayarak Çatalca’ya varmasından birkaç gün sonra, Aralık 1912’de oğlu Said Fuat Bey’in şehit düştüğü haberini aldı. Said Bey’i kaybetmesinin üzerinden henüz bir ay geçmeden de Ocak 1913’te bu sefer diğer oğlu Reşit Fuat Bey şehit oldu. Her şeye rağmen vazifesine devam eden Fuat Paşa, Sazlıdere Müdafaa Hattı’nı tesis etti.

Balkan Harbinde Türk Ordusu yenilmiş ve Çatalca Hattına kadar çekilmişti. Kuşçubaşı Eşref Bey ve arkadaşları Edirne’yi kurtarmak için İstanbul ve çevresinden gönüllüler toplayarak Süleymaniye ve Sultan Ahmet Camileri avlularında hazırlanırlarken Müşir Deli Fuat Paşa, Kuşçubaşı Eşref Bey’in çadırına gelir ve üç oğlunu bu harekât için ona emanet eder. Giderken; “EĞER BİR EMR-İ HAK VAKİ OLUR, OĞULLARI ŞEHİT OLURSA MUTLAKA HABER VERMESİNİ, GELİP KENDİ GÖMMEK İSTEDİĞİNİ..” bildirir. Hazırlıkları tamamlayan Teşkilat-ı Mahsusa’nın bu mümtaz birliği, Sırp ve Bulgarların beklemediği, ummadığı bir anda saldırıya geçerek ilerlerler,

Edirne’yi kurtarırken Deli Fuat Paşanın küçük oğlu Reşit bey şehit olur. Deli Fuat Paşa’ya Eşref Bey’den bir telgraf gelir: “MUKADDES BİR SON VAZİFENİN İFASI İÇİN TEŞRİFLERİ…” Deli Fuat Paşa hemen gelir. Şehit oğlu Reşit Beyi gözlerinden öperek Selimiye Camisi haziresinde bizzat defneder.

7 Haziran 1915 tarihli "Turan" Gazetesinde Müşir Deli Fuad Paşa'nın "Şehitler Babası" olması ile ilgili haber

Fuat Paşa, Balkan Savaşları’nda iki oğlunu kaybettikten sonra, aynı acıyı I. Dünya Savaşı’nda da yaşadı ve 1915 senesinde oğlu Halil Fuat Bey Çanakkale Cephesi’nde şehit düştü. Fuat Paşa üçüncü oğlunu da kaybettiği 1915 senesinde yine görev almaktan çekinmeyerek fevkalade bir heyetin reisi olarak Berlin ve Viyana’ya gitti.

Her şeye rağmen aktif bir rol oynamaya ve yeni görevler almaya çalışan Fuat Paşa’nın Milli Mücadele yıllarında da büyük hizmetleri görüldü. Kurtuluş Savaşı yıllarında Mustafa Kemal Paşa’nın mektubunu Sultan Vahdeddin’e ileterek Damad Ferid Paşa Hükümeti’nin düşmesinde önemli bir rol üstlenmiştir. Bu olayla birlikte Heyet-i Temsiliye’nin hareket alanı genişlemiş ve Kurtuluş Savaşı’nın seyri değişmiştir.

Her şeye rağmen aktif bir rol oynamaya ve yeni görevler almaya çalışan Fuat Paşa’nın Milli Mücadele yıllarında da büyük hizmetleri görüldü. Kurtuluş Savaşı yıllarında Mustafa Kemal Paşa’nın mektubunu Sultan Vahdeddin’e ileterek Damad Ferid Paşa Hükümeti’nin düşmesinde önemli bir rol üstlenmiştir. Bu olayla birlikte Heyet-i Temsiliye’nin hareket alanı genişlemiş ve Kurtuluş Savaşı’nın seyri değişmiştir.

Fuad Paşa, soydaşları olan Çerkesleri de ihmal etmemiş, onların kurdukları dernek ve cemiyetlere de destek vermiştir, pek çoğunu idari heyetinde yer almıştır. Dolu dolu geçirdiği ömrü, 1931 yılında İstanbul’da son bulmuştur. Ruhları şad olsun

DADYAN, Saro : “Müşir Deli Fuad Paşa”, Toplumsal Tarih Dergisi, Ocak – 2013

COŞKUN, Abdulkadir : “Müşir Fuad Paşa’nın Askeri Ve Siyasi Hayatı”, Doktora Tezi İstanbul – 2023

UBYKH Dergi, Sayı 2 Nisan Mayıs Haziran

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir